Muhlis Akarsu, 20 Şubat 1948 tarihinde Sivas’ın Kangal ilçesine bağlı Minarekaya köyünde doğmuş, Türk halk ozanı ve Alevi-Bektaşi geleneğinin önemli temsilcilerinden biridir. Annesi Nazife, babası Bayram Akarsu’dur ve beş kardeşi (Hanım, Gülperi, Pamuk, Mehmet ve Halis) ile birlikte köyünde büyüdü.

Çocukluğu, Alevi kültürünün yoğun yaşandığı Minarekaya’da geçti. İlkokulu köyünde tamamladıktan sonra ailesiyle Malatya’ya göç etti ve burada ortaokula başladı. Ancak maddi zorluklar nedeniyle ortaokul ikinci sınıfta eğitimini yarıda bıraktı.

Küçük yaşlardan itibaren köyündeki cem ve muhabbet ortamlarında saz çalmayı öğrenen Akarsu, Alevi-Bektaşi kültürüyle yoğruldu. Bu dönemde bağlama çalmaya ve türkü söylemeye başladı; sesinin güzelliği kısa sürede dikkat çekti. Gençlik yıllarında, 1970’lerin başında İstanbul’a yerleşti. Sanat hayatına 1965 yılında, 17 yaşındayken “İdareli Kullan / Çıkarım Dağlara Ederim Seyran” adlı ilk 45’lik plağıyla adım attı. İstanbul’a gelmeden önce yaklaşık 15 adet 45’lik çıkardı.

1974 yılında kendi adını taşıyan ilk albümünü yayımladı ve aynı yıl içinde “Muhlis Akarsu 1, 2, 3” gibi seri albümlerle üretkenliğini sürdürdü. Bu seri, 1978’de “Muhlis Akarsu 8” ile sona erdi. 1970’li yıllarda hem albüm çalışmaları hem de radyo-televizyon programlarıyla tanınmaya başladı. Sanatının ilk yıllarında Davut Sulari, Mahzuni Şerif, Feyzullah Çınar ve Daimi gibi ozanlardan etkilendi; özellikle Davut Sulari’nin hançere tarzını erken dönem eserlerinde yansıttı. Zamanla kendi özgün tarzını geliştirerek bu etkilerden sıyrıldı.

1972’de Muhibe Leyla Çiftlik ile evlendi ve bu evlilikten Pınar, Çınar ve Damla adlarında üç kızı oldu. 1980’li yıllar, Akarsu’nun sanatında en parlak dönemi oldu. Arif Sağ, Musa Eroğlu ve Yavuz Top ile birlikte “Muhabbet” albüm serisini başlattı. 1983-1989 arasında yedi albümden oluşan bu seri, Türk halk müziğinde çığır açtı ve Alevi-Bektaşi toplumuna yönelik baskıları kırmada önemli rol oynadı. Bu dönemde kısa sap bağlamanın popülerleşmesine ve bağlama kurslarının yaygınlaşmasına da katkıda bulundu.

Şiirlerinde aşk, sevgi, doğa ve toplumsal meseleler gibi temaları işleyen Akarsu, soyadını mahlas olarak kullandı. Deyişlerinde genellikle hece ölçüsü ve koşma biçimini tercih etti. 1980 darbesi sonrası türkülerinden dolayı üç yıl hapis yattı. Sanat hayatı boyunca 37 solo albüm, 9 düet albüm ve 40’tan fazla 45’lik plak yayımladı. TRT arşivine de onlarca beste bıraktı.

1993’te Pir Sultan Abdal Kültür Festivali’ne katılmak için Sivas’a gitti. 2 Temmuz 1993’te, Madımak Oteli’nin radikal gruplar tarafından kundaklanmasıyla yaşanan Sivas Katliamı’nda, eşi Muhibe Akarsu ile birlikte hayatını kaybetti. Otelde 35 kişi yanarak veya dumandan boğularak öldü. Akarsu, 45 yaşında aramızdan ayrıldığında ardında zengin bir eser mirası bıraktı. Ölümünden sonra, daha önce yayımlanmamış eserlerinin yer aldığı “Sivas Ellerinde Ömrüm Çalınır” gibi albümler yayımlandı.
Muhlis Akarsu, lirik üslubu, güçlü sesi ve bağlamadaki ustalığıyla Türk halk müziğinin unutulmaz ozanlarından biri olarak anılmaya devam ediyor.