
Kıvırcık Ali, 11 Ekim 1968 tarihinde Tokat’ın Turhal ilçesine bağlı Erenli köyünde, Alevi-Türkmen bir ailenin dokuz çocuğundan en küçüğü olarak dünyaya geldi. Babası, halk ozanı “Âşık Ali” olarak tanınan bir sanatçıydı ve Ali’nin doğumundan 37 gün önce bir traktör kazasında hayatını kaybetti. Bu nedenle babasını hiç tanıyamadı. Çocukluğu köyünde geçti; çobanlık ve çiftçilik gibi işlerle uğraşırken, bağlama çalmayı köyün ozanı Mahmut Kaya, dedesi Sadık Körpeci ve ilkokul öğretmeni Fevzi Küpeli’den öğrendi. İlkokulu tamamladıktan sonra maddi zorluklar nedeniyle eğitimine devam edemedi.
1983 yılında, 15 yaşındayken ağabeyinin desteğiyle İstanbul’a göç etti. Burada Kasımpaşa’daki Güngör Saz Evi ve Yapım Atölyesi’nde çalışmaya başladı. Bu dönemde düğün salonları ve gece kulüplerinde bağlama çalarak geçimini sağladı. Saçlarının kıvırcık olması nedeniyle “Kıvırcık Ali” lakabını aldı. İstanbul’da Bahar Plak tarafından düzenlenen bir ses yarışmasında “aşıklama” dalında birinci oldu ve üç ay boyunca solfej eğitimi aldı, ancak maddi imkânsızlıklar nedeniyle bu eğitimi yarım bıraktı.
1990-1991 yıllarında askerlik hizmetini tamamladı. 1994-1998 yılları arasında besteleri kendisine ait üç albüm hazırladı, fakat bunları piyasaya süremedi. 1995’te İbrahim Akkaya ve Mustafa Yılmaz ile birlikte Grup Turnalar’ı kurdu ve 1996’da “Türkülerden Türkülere Yol Eyledik” adlı ilk albümlerini çıkardılar. 1998’de grubun ikinci albümü “Türküler Kimliğimiz” yayımlandı.
Solo kariyerine 1998’de, “Gül Tükendi, Ben Tükendim” albümüyle adım attı. Bu albümle geniş bir dinleyici kitlesine ulaştı. Ardından 2000’de “Isırgan Otu”, 2004’te “Üçüncü Gurbet” albümleriyle ticari başarı elde etti. 2003’te Arzu Şahin ile “Düet” albümünü çıkardı; 2006’da “Geriye Dönün Seneler” ve 2008’de “Hepimize Yeter Dünya” albümleriyle kariyerini sürdürdü. Türkülerinde genellikle gurbet, sevda ve insanlık temalarını işledi. Muhlis Akarsu, Ali Ekber Çiçek, Musa Eroğlu gibi ustaların yanı sıra Ahmet Kaya’nın da büyük hayranı olduğunu ifade etmiştir.
Kıvırcık Ali, 1988’de Şadıman Baş ile evlendi ve bu evlilikten Eren (d. 1990) ile Ecem Gül (d. 1995) adında iki çocuğu oldu. Bu evliliği sona erdikten sonra 22 Ocak 2010’da Aslı Güven ile ikinci evliliğini yaptı.
Sanatçı, 11 Ocak 2011’de, 42 yaşındayken trajik bir şekilde hayatını kaybetti. Ankara’da TRT 1’de bir programa katılmak için İstanbul’daki evinden Atatürk Havalimanı’na giderken, Büyükçekmece Tepecik’te “ölüm virajı” olarak bilinen yolda aracıyla kaza yaptı. Sabah 05:30 civarında发生的 kazada, yolun buzlanması ve çamurlu olması nedeniyle kontrolü kaybettiği düşünülüyor. Hadımköy’deki Gülbahçe Mezarlığı’na defnedildi. Ölümünden sonra ailesi, Karayolları Genel Müdürlüğü’ne dava açtı ve yolun kusurlu bulunmasıyla 294.000 TL tazminat kazanıldı.
Kıvırcık Ali’nin ölümünden sonra, 2011’de “Onbir Bir İkibinonbir / Veda” albümü, 2014’te “Hasret” ve 2017’de “Sevdiklerim” adlı derleme albümleri yayımlandı. Türküleri, sade ama derin duygularıyla hâlâ geniş bir kitle tarafından dinleniyor ve sanatçı, Türk halk müziğinde unutulmaz bir iz bırakmış olarak anılıyor. Kendisi bir röportajında, “Ben öldükten sonra geride bir tane türküm kalmışsa sizlerin söylediği, işte benim başardığım budur,” demişti. Geride bıraktığı yüzlerce türkü, bu dileğini fazlasıyla gerçekleştirdiğini gösteriyor.